Fatih Ekrem Bahadır
01

İSİM

Fatih Ekrem Bahadır

MESLEK

Yabancı Dil Eğitmeni

EPOSTA

mail@fatihbahadir.com

TELEFON

(+90) 532 603 77 22

01

2021 Kavimler Göçü

WhatsApp, 4 Ocak’ta Gizlilik İlkesini güncelledi ve onay için kullanıcılara 8 Şubat’a kadar süre verdi. Yeni koşulların kabul edilmemesi durumunda uygulamanın kullanılamayacağını belirtti. “WhatsApp bizim bilgilerimizi satacak!” dedikodusundan sonra kullanıcılar bir zamanlar Twitter’a aktıkları gibi akın akın Telegram’a katılmaya başladılar. Telefon ekranımızda rehberimizdeki kişilerin yarısı kadar “Cin Ali Telegram’a katıldı.” bildirimi almaya başladık ki neden sonra 2021 Kavimler Göçüne şahit olduğumuzu anladık.

Derken 7 Ocak’ta ABD’de Kongre binasına yönelik baskın sırasında kışkırtıcı açıklamalar yapan ABD Başkanı Donald Trump’ın önce Twitter hesabı, daha sonra da bütün sosyal medya hesapları geçici olarak askıya alındı. İstese nükleer bomba atabilecek adam modern dünyada bir tweet bile atamıyordu. Kendimizi “Bizim kim yönetiyor? Bu alemin kralı kim?” derken bulduk.

Dedikodular

“WhatsApp bilgilerimizi Facebook’ta kullanacakmış. Telegram daha güvenilirmiş. Bip veya Dedi gibi yerli uygulamalar kullanalım.” derken SpaceX ve Tesla’da başardığı harika işler nedeniyle kendisine hayran olduğumuz Elon Musk, Signal kullandığını belirtti. Bir zamanlar Facebook’ta yayınlanan “Durum çok ciddi!” açıklamaları aklıma geldi.

WhatsApp’ı baba ve dedelerimize zar zor yenice öğrettiğimize mi yanalım, WhatsApp gruplarında gergin bekleyişe mi, yoksa WhatsApp üzerinden kurum yönetenlerin tedirginliğine mi yanalım bilemedik. Uzun süredir kahvehaneye gidemediği için hayli gergin olan dedelerimizi ve aile/arkadaş gruplarında birbirlerine gönderdikleri gülen yüz emojilerinin Mark Zuckerberg tarafından deşifre edileceğine endişe eden ninelerimizi sakinleştirmek hiç de kolay olmadı. Sevgili Mark, bu yaptığın, hele pandemiyle eve kapanıp, yüz yüze görüşemezken WhatsApp üzerinden canlı telefon görüşmesi yapan bizler için büyük zalımlıktır, bilesin!..

Tabi durur muyuz hiç? Hemen Twitter’da #WhatsAppıSiliyoruz etiketi açıp bütün herkesi buna katılmaya davet ettik. Yalnız işin garibinin Facebook’ta bu konuyu konuşmamız olduğunu sonradan anladık. Zira tatil fotoğraflarımızı filtreleye filtreleye koyup yayınlamaya doyamadığımız Instagram da “Ya Facebook artık dedelerin mekânı!” dediğimiz Facebook da veryansın ettiğimiz aynı adamın idi. Trajikomik değil mi?

Olmayan Sorun

Facebook’ta yer bildirimi yaparken, Instagram’da ve Twitter’da konum eklerken, Swarm’da check-in yaparken, Google Haritalar her ay bize gezdiğimiz yerleri adım adım mail atarken, telefon numaralarımız satıldığı için her gün bir başka reklam ve kandırmaca ile karşımıza çıkıp 0850 ile başlayan numaralar bizi ararken olmayan sorun nedense WhatsApp halihazırda çoktan beri kullanmakta olduğu bilgilerimizi kullanmak için bizden resmen izin isteyince sorun oldu. Apple sürekli gizlilik ve güvenliğe vurgu yaparken ve uygulama gizliliği kısmında “Sizi İzlemek İçin Kullanılan Veriler” ve “Sizinle İlişkilendirilen Veriler” kısmında kullanıcılarını halihazırda bilgilendirirken kimse bunlara kulak asmıyordu.

“Modern iktidar, büyük bir gözaltıdır.” der Foucault. Sokakların, AVM’lerin, binaların kameralarla donatıldığı, cebimizde taşıdığımız akıllı telefonlarla zaten çipli vaziyette gezdiğimiz, arkadaşlarımızla konuştuğumuz ama hiçbir yerde aramadığımız bir ürün reklamının oynadığımız oyunda reklam arasında karşımıza çıktığı  bir dünyada hiçbir verimizin işlenmeyeceğini düşünmek gülünç olacaktır.

Madalyonun İki Yüzü

“Eğer bir ürüne para ödemiyorsanız, asıl ürün sizsiniz!” demişler. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamalarına herhangi bir ücret ödemediğimize göre, firmalar bizim bilgilerimizi satarak, o bilgilere göre bizlere reklam göstererek ve ürün satın almamız için bizleri yönlendirerek asıl ürünün kendimiz olduğunu bizlere göstermiş oluyorlar. Geriye doğru baktığınızda bu uygulamaların sanal alemde karıştıkları iddiaların hiç de hafife alınacak düzeyde olmadığını görebilirsiniz.

Ne Yapmalı?

“Tüm teknolojik gelişmeler gibi dijital dünyanın da iyiliği ve kötülüğü bizim onu nasıl kullandığımızla belirleniyor.” der Kemal Sayar hocam yeni kitabı Dijital Çocuk’ta. Dijital ayak izi kavramının dağarcığımıza girdiği, dijital okuryazarlık kavramının gitgide daha önem kazandığı ve dijital dünya vatandaşı olmanın getirdiği kolaylıkların yanında birtakım sorumluluklarının da olduğunun farkına varmamız gerekiyor. Zira internette yaptığımız her bir hareketin izlendiğini ve kayda geçildiğini, sildiğimiz şeylerin bile yedeklendiğini unutmamalıyız. Birer zombi olmayalım ki bu gibi şirketler bizim üzerimizden daha fazla para devşirmesinler.

Sosyal medya, SMS ve oyun uygulamalarını kullanmak ve  gerekli yaş sınırlarını görmek ve gerekli izinleri vermek için bu konuda bildiklerini “1 Yeni Bildiriminiz Var” kitabında detaylı bir şekilde anlatan Yavuz Samur hocamı ve sosyal medya konusunda kitapları ve ajansı bulunan Oğuzhan Saruhan beyin söylediklerini kulak ardı etmemenizi salık veririm. Zira sanal dünyanın karanlık sokaklarında sizler ve çocuklarınız yollarınızı her an kaybedebilirsiniz.

Sosyal İkilem Belgeseli

Şimdi eğer heyecanınız biraz yatıştı ve göç yolculuğunuz sorunsuz bir şekilde tamamlandıysa sizleri bir zamanlar bu şirketler için çalışanların itiraflarından oluşan bir filme götürmek istiyorum. Netflix platformunda yayınlanan Sosyal İkilem belgeseline göz atmanızı öneririm. Ancak izledikleriniz karşısında küçük dilinizi yutabilirsiniz. Zira öğrenecekleriniz karşısında WhatsApp’ın istediği izin çok masum kalacak.

Toparlarsak, akıllı telefon kullanmaya devam ettiğimiz ve tuşlu telefona geri dönmediğimiz sürece sosyal medya, mesajlaşma ve oyun gibi uygulamalar hayatımızda olmaya devam edecektir. Akıllı telefon kullanmak iki ucu sivri bir bıçağa benziyor. Kullanırken, indirdiğimiz uygulamalara, yaş sınırına ve uygulamanın bizden istediği izinleri onaylarken ince eleyip sık dokumalıyız. Sözleşme imzalar gibi imzalayıp geçmemeliyiz. Bütün maddeleri tek tek, atlamadan okumalıyız.

Dikkat edin, WhatsApp’tan kaçarken Telegram’a takılmayın!..